Genesis Girl ve Damaged Goods • Boş Sayfa Serisi | Jennifer Bardsley

 

                  


    Herkese merhabalar, bugün bir seriyle geldim. Seri dediğime bakmayın, iki kitap birden 1-2 günde bitirilebiliyor. Bunun sebebinin heyecanı mı yoksa hafifliği mi olduğuna siz yazımı okuduktan sonra karar verin.

Öncelikle kitap öyle bir yerde geçiyor ki, herkes teknoloji bağımlısı. İnsanların telefonu diye bir şey yok, kendileri telefonlara dönüşmüşler ve her şeyi parmak uçlarıyla halledebiliyorlar. Bu olaydan ötürü Tabula Rasa isimli bir okul kuruluyor ve burada internet üzerinde kesinlikle var olmayan Vesta denilen insanlar yetiştirilip, 18 yaşında şirketelere ya da yalnız "şanssız" olanlar olarak kişilere satılıyorlar. Belirli bir yaşa geldiklerinde (12-13) kısırlaştırılıyorlar ve genel olarak tüm Vestalar her zaman beyaz giymek zorunda.

 Ana karakterimiz Blanca da, küçüklüğünden beri "sabun satabilecek kız" olarak görülüyor. Sabun satacak kız olmanın anlamı ise kusursuz bir yüze sahip olmak.

Ancak açık artırma gününden önce, bir virüs Blanca'nın fotoğrafını ifşa ediyor. Bu olay her şeyi değiştirecek kapasitede mi?

   Evet öyle çünkü Tabula Rasa'daki insanlar özel hayata kafalarını takmışlar, asla internette yüzü yayımlanan birini satamazlar.

Olaylar kimsenin beklemediği bir şekilde gelişiyor ve Blanca en pahalıya satılan yüz oluyor ancak bir problem var. Blanca, Cal McNeal isminde bir adam tarafından "geyşa" olarak satın alınıyor. Bilinen geyşaların aksine onun başka bir görevi var, Cal'a oğlu konusunda yardım etmek.

Konusu başlıca böyleyken biraz da kendi düşüncelerimden bahsedeyim. Bence kitabın konusu gerçekten çok güzeldi, kurgusu çok hoştu ve bilinen şeylerin dışındaydı. Kitabın iki sorunu var, biri yazarın kendisi diğeri de çevirmen. Yazar güzelim kurguyu aceleye mi getirmiş ne yapmışsa mahvetmiş, hiçbir detay vermemiş, olayları hep atlamış. Her şeyi o kadar hızlı işlemiş ki, bazı olayların arkası desteklenmemişti bence. Tek olumlu yanı reading slump tarzı bir şeyden çıkaracak yetiye sahip olması; su gibi gidiyor çünkü sadece kurguyu okuyorsun sanki, romanı roman yapan özellikleri yok.

 Editörü/çevirmeni de çok başarılı bir iş çıkarmış diyemem, noktalama işaretleri çok sinir bozucu ve bazen de hatalıydı, bazı yerlerde "da" bağlacı bile yanlış yazılmıştı. Yine de karakterlerini çok sevdim ama beni doyurmadı. Yazar biraz daha içine inseydi çok bağlanacağımdan eminim ancak birkaç haftaya unutacağım, tadı anlık güzel bir kitaptı. Ayrıca olaylar satır başına bile değişiyordu, bir anda başka yerdeyken bir sonraki cümlede eve gitmiş oluyordu kız. 

2. Kitap olan Damaged Goods:

Spoiler vermeden bir şey diyemeyeceğim için tek söyleyebileceğim şey aksiyon dolu olması olurdu. Bir sürü şey oluyordu ve hiçbir şeyin arka desteği yoktu, karman çorman her yerden bir şeyler çıkıp ya saldırıyordu ya da düşman oluyordu.

Genel sonuç olarak diyebileceğim şey çerez olarak okunabilir ancak bir doyum beklemeyin. Sadece su gibi akıyor ve anlık eğlenebilir, ikinci elden utanabilirsiniz. Ben ikisini 13 liraya almıştım, o yüzden pek üzülmüyorum 😁

Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.


Gelecekte hatırlayabilmem için kendime Spoilerlı özet:

Kızın fotoğrafını çeken Virüs, Cal'ın oğlu ve onunla aşık olacaklar klişe olarak. Birinci kitap sadece bunların aşık olma olaylarını ve sürekli beyaz giymelerini anlatıyor. Aynı zamanda Blanca'nın arkadaşı Fatma başka bir Vesta'dan hamile kalıyor. Blanca ve Cal onların güvenli bir yere gitmelerine yardımcı oluyor. Tabula Resa'yı kuran adam Blanca'nın babasıymış ve annesi de teyzesi bildiği kadınmış ve kadının kafatası resmen Blanca'nın üzerinde patlatılıyor. Annesi babasının geyşasıymış ve rengarenk giysile de giyiyormuş. Blanca'ya uygun eş olabilecek bir şirketin Vesta annesi aslında Blanca'nın teyzesiymiş ancak babasının isteği üzerine ona geyşa olmuş ve işkencelerle ölmüş. Onun kaybından dolayı ona tıpatıp benzeyen başka bir Vestayı yerleştirmişler, bu da oğlu olmayan oğluyla aşk yaşıyor. İkinci kitapta bir de bu Tabula Resa'nın Çin versiyonu ortaya çıkıyor, Blanca'nın çocukluk aşkı ve arkadaşı. Meğer bu çocuk da herkesle ilişki yaşıyormuş ve hepsine melek diyormuş, böylece insan içinde hepsine bir seslenebiliyor. Bir kere dolapta biriyle basıldığına dair dedikodular çıkıyor ve müdür buna işkence yaparken kendisi "melek, sakın konuşma" diyor. Blanca da bunu kendisine dedi sanıyor ama aslında bir sürü kişiyle yapmış. Ben bunu çok zekice bulmuştum. Blanca ve ailesi bir gün Blanca'nın annesinin adasına gidiyor ve orada annesiyle ilgili şeyler öğreniyor, dönüşte bir anda uçaktaki teknolojik şeyler yanıyor, insanların ellerini kesmek zorunda falan kalıyorlar. Seth baya kanıyor. Sonunu çok hatırlamıyorum ama mutlu bitiyordu sanki, bu çinlilerle baya savaşa giriyorlar Vestalar öldürülüyor, kaçırılıyor. Bu çinli arkadaşı da Blanca'ya ihanet ediyor. Oraları tam anlamadım çünkü aşırı hızlı gerçekleşti.

SPOİLER BİTTİ






Yorumlar

Popüler Yayınlar